Korktuğumuz neden başımıza gelir?
Direnç , istemediğimiz ya da korktuğumuz şeylere karşı duyduğumuz yoğun duygusal tepkilerin, bu durumları hayatımıza daha fazla çektiğini ifade eder. Bu, günlük hayatta “İstemediğin ot burnunun dibinde biter” ya da “Korktuğun başına gelir” gibi atasözleriyle de açıklanır. Çünkü bir şeye karşı sürekli direnç göstermek, ona karşı bir mücadeleye girişmek yerine, onu hayatımıza davet etmek anlamına gelir. Bu durumu biyolojik ve zihinsel düzeyde çeşitli örneklerle açıklayabiliriz.
Örneğin, sağlığınız konusunda çok kaygılı bir yapınız varsa ve sürekli hasta olmaktan korkuyorsanız, vücudunuz stres altında kalır ve bağışıklık sistemi zayıflar. Kortizol gibi stres hormonlarının sürekli salgılanması, sağlığınızı olumsuz etkiler ve gerçekten hastalanma riskinizi artırır. Bu durumda, “Korktuğun başına gelir” sözü gerçekleşmiş olur, çünkü korkularımıza sürekli odaklanarak onları gerçek hale getirebiliriz.
Başka bir örnek, maddi sıkıntı korkusudur. Eğer sürekli olarak “Param yetmez” ya da “Borç içinde kalırım” gibi düşüncelerle maddi sıkıntı korkusu taşıyorsanız, bu korku bilinçaltınıza işler. Bilinçaltınız, bu olumsuz düşünceleri gerçeğe dönüştürebilir ve farkında olmadan maddi anlamda zorluk yaşamanıza yol açacak kararlar alabilirsiniz. Bu, “İstemediğin ot burnunun dibinde biter” atasözünün bir yansımasıdır; çünkü aslında istemediğiniz duruma odaklandığınız için o durumu kendinize çekmiş olursunuz.
Sosyal ilişkilerde de benzer bir durum geçerlidir. Diyelim ki yeni insanlarla tanışırken reddedilmekten çok korkuyorsunuz. Bu korkuya yoğun bir şekilde odaklandığınızda, doğal olmayan davranışlar sergilemeye başlayabilirsiniz. Örneğin, kendinizi sürekli savunmaya alır, karşı tarafın sizi reddetmesini beklercesine gerilirsiniz. Bu durum, iletişim kurarken karşınızdakilerin sizinle uzak durmasına neden olabilir. Böylece, “Korktuğun başına gelir” sözü burada da hayat bulur.
Bir diğer örnek de başarısızlık korkusudur. Sınavlarda ya da iş hayatında başarısız olmaktan korkuyorsanız ve bu düşünceye aşırı odaklanıyorsanız, stres ve kaygı düzeyiniz yükselir. Bu kaygı, performansınızı olumsuz etkiler ve gerçekten başarısız olmanıza yol açar. Bu durumda, sürekli başarısızlık düşüncesine odaklandığınız için, istemediğiniz sonuçları hayatınıza çekmiş olursunuz.
Son olarak, zihinsel döngü ve negatif odaklanmanın etkilerini ele alalım. İstemediğimiz olayları veya sonuçları zihnimizde sürekli tekrarlamak, beynin belirli bölgelerinde aktivasyon yaratır (özellikle prefrontal korteks ve amigdalada). Bu tekrarlanan negatif düşünceler, zihnimizde yer eder ve bilinçaltı bu durumu “gerçeklik” olarak algılar. Örneğin, bir iş görüşmesine gittiğinizde, “Bu işi alamayacağım” diye düşündüğünüzde, bedeniniz bu düşünceye uygun bir şekilde davranmaya başlar ve istemediğiniz sonucu yaşamınıza çekersiniz.
Bu örnekler, istemediğimiz durumlara karşı gösterdiğimiz direnç ve korkunun aslında o durumu güçlendirdiğini gösterir. İstenmeyen durumlara direnmek yerine, olumlu düşünce ve hislere odaklanmak, pozitif bir akış yaratır ve enerjimizi daha sağlıklı bir yöne yönlendirir.